Kadın bilgisayarının başında çiçek fotoğrafları yüklerken….Kırmızı beyaz lale görüntülerini izlerken….
Telefonu çaldı eline aldı hemen açtı; arayan yıllarda içeride uyuttuğu idi….
‘Benim canım çok sıkkın’
‘Ne oldun aşkım?’
Anlattı uzun uzun; biraz güldüler azıcık ciddileştiler….
Genç adamın o an kafasına taktıkları doğal olarak kendisi için çok önemli idi. Ah bir de yeni ceketinin kendisine ne kadar yakıştığının da farkında idi….
Tam konuları bitirirken birden:
‘Anne ben eldivenimin tekini kaybettim’ dedi
Anne mi; O’ na hiç anne demezdi ki; O hep YOYO idi….
‘Özellikle anne diyorum, ben eldivenimin tekini kaybettim’
‘Tamam aşkım al yenisini bak şu şu mağazalarda bulursun.’
‘Olmaz, almayacağım istemem..’
‘Peki hani bir kez daha kaybettin ya, bak bakalım iki çift birbirini tamamlar mı?’ Bu arada bu da annemizin çözümü…Anne de bir tuhaf mıdır nedir?
‘Olmaz bana ne’
Yok yok burada var bir şey çıkacak……
Ve en şirin sesi ile
‘ Yoyo’ cuğum’
‘Eyvah sesin çok şirin’
‘Sen al yine bana , senin almanı istiyorum bak yine söylüyorum ki: Anne ben siyah deri eldiven istiyorum; ama sen al sen al….’
20 yaşında tek başına yaşıyor; zor bir üniversite kazanmış; cebinde parası var fizik ve matematik canavarı; tutturmuş telefonda :
‘ Anne ben eldiven istiyorum, ben siyah deri eldiven istiyorum’
Sizce de SENİ SEVİYORUM ANNE demenin bambaşka bir yolu değil mi?
Ya da annem alır bana deri eldiven demenin……
Evet bugün önemli bir işim var bir çift siyah erkek deri eldiveni alacağım.
Hayatımın en keyifli alışverişlerinden biri olacak.
O içeride uyuyan; şimdi İstanbul’ da anneannesinin açtığı içliköfteleri yerken;, dedesinin takılmalarına gülerken .başka bir şımartılma boyutunda yaşarken o ses hep kulağımda çınlayacak:
‘Anne ben eldiven istiyorum’’’’
İlahi üniversiteli OĞLUM…..
19.03.2012 12.44