Başlık, İnsan İlişkileri, ama bu sabah bambaşka bir iletişim içinde idim ben. Sabah 06.30 Fıstık ile yürüyüş sonrası parkta sabah egzersizlerim bitmiş idi. Her zaman yaptığım gibi bankıma oturdum. Sabahın sessizliği içinde….. Hani Japonlar oturur kiraz ağaçlarını seyredermiş ya benimki de o misal ağaçları izlemekteyim. Sonra, gözüm O’ na takıldı. Çok yaşlı değil ama genç de sayılmaz hani. Ama duruşunda bir vakar; biraz hayatı ti’ ye almışlık…. Uzaktan hasbıhal yetmedi, yanına yanaştım; yer yer kırıklıkları var idi; gövdesinde boşluklar. Alttan kökünün toprakla buluştuğu yerde kırmızı sonbahar yaprakları; minik yeşil yeni yapraklar…. Çam ağacının çevresinde dolaşınca gövde boşluklarında solmuş dallar da olmuş olduğunu gördüm. Hatta ırkdaşlarım tarafından atılmış plastik bardaklar bile vardı. Önce fotoğraf makinam yok diye üzüldüm ama sonra yok yok bu güzellik bana kalsın dedim. Çam ağacının çevresinde biraz daha dolaşınca kökünde tanıştığım o kızıl yaprakların devamının başka alanlarda da minik minik uçlar vermiş olduğun gördüm. Umuda dair……
Hani şöyle dokundum sağına soluna…..sonra uzaktan baktım; sohbete başladım: Diyordu ki çam ağacı bana:
Bak yıllardır bu parktayım; senden biraz genç olabilirim. Yağmurlar gördüm, güneşle yandım, rüzgarlara karşı ayakta kaldım. Çocuklar dallarımı yoldular bazen, gördüğün gibi plastik bardakları için çöp kutusu gibi gördüler… henüz gölgeme konuk alacak kadar ermedim gökyüzüne bilemem ya görür müyüm o günleri? Ama en azından şu kırmız minik yapracıklar bana sarılarak ulaşmaya çalışıyorlar gökyüzüne…. O bunları derken, ben yavaşça yine bankıma oturdum; çam ağacının dalları arasından pembe çiçekleri görünmekte idi başka bir ağacın. Bir dünya idi çam ağacı sanki….sabahın serininde bir o bir ben; bir de uzakta oturmuş ne yapmaya çalıştığımı anlamaya çalışan Fıstık…..
İşte böyle Çam Ağacım ile sohbette idim.
Hani selam olsun Yunus’ a ve Sarı Çiçek’ e……
11.11.2014 07.44