Gecenin sessizliği içinde çalışmak. Arada eline bir fincan kahve alarak; ya da odada dolanarak uyanık kalma çabası içinde olmak. Dün gecenin senfoni müzikleri sonrasında edilen dansların tatlı yorgunluğu yok bu gece; zihin ve beden çalışmaya hazır; ya ruh?
Yukarıda uymakta; sanki biraz teselli bulmuş gibi ve ben nice geceler gibi mekanlar değişse de bilgisayarımın başında çalışmaya dair…. Uzaklarda başka bir uzaklarda ise başkası uyuyor; ölmeye yatmış….belki de yeşil gözlü bir kadını hayal ederek…gözlerinin rengini taşıyan bir kadını ölmeye yatmış; acılar içinde….ve kadın kolu aylar sonra yine şişmiş; iki gece önce ölümden dönmüş ayağında adalet zincirinin prangaları saçlarını okşamaya bile gidemiyor. Gidemez; bir yanı kırık, her yanı yaralı ayakları bağlı kendi saçları misali bağladığı kendi yarattığı ince ipek kesen can acıtan ibrişimler ile. Yasağını kendi koydu o kadın; sessiz derinden konuşuyor ölmeye yatmış adam ile ve biliyor: Bir gün gözünden akan iki damla yaş; kor alev buğusunda gidip kalbinin en ince çeperini yakacak adı pişmanlık ya da vicdan azabı olacak ama, ama artık gücü yok. Olanı da saklamak zorunda…. O kadar çok sevdiği insanın ölümüne şahit oldu ki bu kadın….. ve başka bir kadın geceye inat dişlerini sıkmış sonsuz iktidarların peşinde neyi nerede niçin kaybettiğini bile soramıyor; adam diğer kadının adını sayıklarken….. ağlayamıyor bile….
Geri çekildim yine; beni olduğum gibi sevmeyenden; geri çekildim beni incitenden; üzenden…bırakalı çok oldu insanları değişmeye zorlayalı….. Kabuğuma dönüyorum kendi içimde yetimliğime ağlıyorum; sonsuz ve derin……verilmek istemeyenin peşinden gitmeyi bırakalı çok oldu; yorgunum…. Gönülden verilenleri istiyorum; alacağım kim olursa olsun…. Zorlamak ve zorlanmak biteli çok oldu; akıştayım akışta….. hiç bir maddi isteğim yok; aşka dair bile beklentim yok; durdum kim ne verecek diye bakıyorum; ya da dünya ne verecek diye….. özgürlüğümü ilan ettim beklentisizliğin ucundan…. Veren kıymetli; vermeyene soru bile yok…..sadece vermediğini bilip bazen de bildirip geri çekilme….. zorla güzellik istemiyorum hayatıma….. gönül bahçem kendi isteğiyle gelenlere açık; her kim olursa…..
Tıpkı altın miğferli, beyaz kanatlı, kırmızı şallı o kadının dediği gibi; adalet acıtıyor bazen…..ama ben hep inandım…..çünkü adil olmak uğruna bir tarafını kesebiliyorsun kalbinin ellerinle….ama hep inandım……bu dünya üstündeki ben ve ilahi inancım adalete hep inandı zor olsa da….
Uzaklarda ölmeye yatmış adam; gözlerinin önünde bir çift yeşil göz; uzun ipek saçlar ama artık affetmek için de af dilemek için de saatler çok ileride…….O iki çift yeşil göz bir daha belki hiç buluşamayacak……adam ölmeye yatmışken o kadından neleri alıp da gittiğini hiç anlayamayacak ….. aslında bu gece ölen kim? Bu kimin ölümü; kimin kime veda mektubu?
Bitti………………………………………………………………
03.02.2013 00.32
YONCA.....