AŞK,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
Akşam batımı Antalya’da araba ile giderken yılların ötesinden ancak, yılların eskitemediği bir ses ölesiye zor olan, ölesiye katlanılması ağır olan ayrılığı anlatıyor.
Kendisiyle de sonsuza dek ayrıldığımız bir ses diyor ki:
‘Fikrinden geceler yatabilmirem; bu fikri başımdan atabilmirem;
neyleyim ki sana çatabilmirem; ayrılık ayrılık
aman ayrılık her bir dertten ala yaman ayrılık.’
Şarkının sözleri böyle; arabamın teybinde dönen kaset ise o unutulmaz sesi
Zeki MÜREN’ i getiriyor kulaklarıma.
İnanılmaz güzellikteki bir ayrılık şarkısı ki yanılmıyorsam
Doğan CANKU’ ya ait; ve MÜREN ’in eşsiz yorumu ulaşıyor kulaklarıma;
deniz kenarında arabama esip camdan giren rüzgar saçlarımı dağıtırken.
Ve ayrılıklar düşüyor aklıma ;yaşadığım,şahit olduğum,okuduğum
ya da izlediğim ayrılıklar.
(Hani eski Türk filmlerinde bile seyrederken hala ağladığım ayrılıklar.)
Ama sadece aşk ayrılıkları gelmedi aklıma:
Dost ayrılıkları,mekan ayrılıkları,iş ayrılıkları,
Yaşanan tüm ayrılıklar geldi aklıma ama nedense
aşk ayrılıkları üstüne olduğu da geldi aklıma birden tüm şarkıların.
Ayrılık denince aklımıza hemen aşıkların geldiğini düşündüm birden.
Acaba neden? Acaba neden? Acaba neden?
Acaba yaşamımızdaki hemen hemen tüm ayrılıklar ‘aşk hariç’
doğal bir gelişmenin sonucu olarak kabul edildiği için mi?
Büyürsün anne babandan ayrılırsın, okul biter arkadaşlarından ayrılırsın,
gerekli olur yeni bir işe geçersin, kiracısın evinden ayrılırsın,
eskir arabandan ayrılırsın.
Tüm ayrılıkları böylesine doğal kabul ederken biz insanoğlu
aşık olduğumuz insanı’ bırakın kesin ayrılmaları’ ;
geçici bir süre için göremeyecek olsak bile nedir bu isyanlar?
Aşkın ayrıcalığı nerede ? Aşkı aşk yapan nedir? Niçin ona değil de diğerine duyulur?
Zor sorular biliyorum ama ilginç değil mi kimseye duymadığımız yakınlığı
elki de daha önce hiç tanımadığımız birilerine duymak.
’Kadınlarda Duygusal Zeka ‘ kitabında dendiği gibi
bir zamanlar belki de bize çok uzak olan
bir insanın yanında nasıl oluyor da
kendimizi evimizde gibi hissedebiliyoruz?
İşte ayrıcalığı burada aşkın : Sadece istediğimiz için bir insanın yanında durmakta,
ona bizi sorgulama hakkını kendi elimizle sunmakta,
özgür bir kuşken isteğimizle bir gönül kafesine girmekte.
İşte ayrıcalığı burada aşkın : Yaşamamız için şart olmasa da o insan;
kaybettiğimizde ya da en kısa ayrılıkta bile
yüreğimizin ortadan ikiye bölünmesi gibi bir acıyı duyabilmekte.
İşte ayrıcalığı burada aşkın :
Bir an önce bizi mutluluktan öldürebilen bir insanın söylediği en ufak sözle;
yaptığı en ufak davranışla dünyanın en mutsuz insanı olabilmekte.
İşte ayrıcalığı burada aşkın :
Acısını, mutluluğunu, kalbimizi çatlatacak gibi attıran coşkusunu
ve ölümden daha zor kabul edilen ayrılık riskini bilmemize rağmen balıklama üstüne dalabilecek kadar cesur olabilmekte.
Güvenli kıyılarından uzaklaşıp hayatın tehlikeli dalgaların kucağına koşabilmekte
GERÇEK AŞKIN ayrıcalığı.
Aşk bazen çocuk kadar korkak ,bazen dervişler kadar olgun,
şövalyeler kadar cesur olabilmekte.
Ayrılıklara rağmen aşık olabilmekte aşk.
Onun için sonsuz ağlayabilmekte,
onunla sonsuz gülebilmekte aşk ve
eninde sonunda ayrılığın geleceğini kabul edebilmekte aşk ‘
bu diyarda değilse bile sonsuz diyarlara olacak yolculukla. ‘
Bu ayrılık korkusuna rağmen aşık olabilmekte.
AŞK İŞTE AŞK,
HERŞEYE RAĞMEN DİBİNE KADAR YAŞAYABİLMEKTE AŞK.
HAYATI SONUNA KADAR,
DİBİNE KADAR YAŞAYABİLMEKTE
AŞK , AŞK ,AŞK,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
5 TEMMUZ 2000 ÇARŞAMBA/ EKSPRES
aşk | m.nariçi | 2011-06-30 00:51:46 |
Ayrılanlar geride aşk bırakmamak sorumluluğu altındadır. Onun için özveri ile kendisini istenmeyen kişi olarak kabul ettirmelidir.. |