Bu yazının şu anda çıkması gerekiyordu. Bu satırların bir şekilde tuşların en hızlı hareketi ile şekillenmesi. Genelde bazı şiirlerim daha doğrusu Mezopotamya Şiirlerim hariç yazılarım beynimde uzun bir şekillenme süreci yaşadıktan sonra ortaya çıkar . Hele işyerimde çalışırken yazı pek yazmam. Ama bu defa değil , bu defa bu huzur paylaşılmalı ve anlatılmalı ki umut olabilesin.
Çabalayınca gerçekten oluyor; yakalıyor insan….acılarını emekle azaltabiliyor, yeniden hayat ile barışabiliyor. Aslında çıkması gereken kaç gündür aklımda olan bir dans yazısı idi. O da gelir ama şimdi bu satırların zamanı.
Zor geçen aylardan sonra toparladığımı sanıyordum, dans ediyor, spor yapıyor , geziyordum. Sonra iş ile ilgili bir sıkıntı ve su yüzüne çıktı ağır vurdu depresyon. Biliyordum; çünkü elim kolum kalkmıyordu, gece yarıları yemek yemelerim başlamıştı ve DANSA BİLE gitmiyordum. Sadece ağlıyordum, isyan ediyordum. Oğlumdan uzak tutmaya çalışsam da anlıyordu bu halimi. Yanına çağırdı , ilk gidişler ııııı; dönünce daha kötü oluyordum. Deliler gibi Bilal’i düşünüyor, özlüyor hatta O’ na küfür ediyordum evet ben….Annem ile dertleşiyor arada babam ile konuşuyordum. Olmuyordu acı keskin tel çekiyordu yine yüreğimin iki ucundan…..
Çözüm ne idi?
Barlara vurmak, dağıtmak, aşka koşmak, hayranların ile buluşmak, cinsellikle dağıtmak, içip içip dağıtmak, ölümü kucaklamak? Sadece unutma anları olurdu bunlar biliyordum…..
Yalnız yaşayan bir insanım ben kaldı ki bunu seviyorum da…Ama yalnızlık bile yüktü…..o aralar ise elimde ZWEİG tarafından yazılmış MONTAİGNE sürünüp duruyordu…..Zorluyordum kendimi ama ben bile bana ağır bir yük. Oğlum gittikten sonra evde yemek yapmayı pek kafama takmazken; önce onun için zorladım kendimi. Eskiden olduğu gibi kendime sofralar kurmak için; gerekirse iki yumurta kırıp bir domates dildim ama yalnız yaşamın tuzaklarından çıkmaya çalıştım, zorla sofra kurdurdum kendime….kanepede geçirilen gecelere yasak koyup akşam erkenden duşumu alıp hani duş almadan uyumam ya; erkenden güzel mis kokulu yatağıma uzanıp kitap okurken uyuyakaldım ama yatağımda. Zorlamadım kendimi az yemek için ama sağlıklı olmasına dikkat ettim; çikolata değil de kuru kayısı, hurma gibi….ve bıraktım bol bol film seyrettim…..Sonra önce zorla sonra yine keyif alarak mesleğim hakkında okumaya başladım. Ve arkasından Fethiye gezisi geldi.
Derken bir baktım artık evde yemek yapmak yeniden keyif olmuş. Bir baktım yine pazardayım; yine zeytinyağlı enginarlı Yonca usulü yaz türlüsü yapmaktayım. Yine başlamışım bisiklet ile dolaşmaya, ve denize bile gittim yine, üstelik Fıstık’ da soktum. Sonra ayrı bir yazı konusu olacak ki TANGO YENİDEN…..
Radyom yeniden çalmaya başladı; Zeki Müren evimde çınladı.
Peki ama nasıl? Önce acılarımı kurcaladım, sonra başka acılara kulak açtım….Kendimle dünya ile baş başa kaldım; her gece duştan sonra tertemiz oturdum hesaplaştım….Ölmeye hakkım olmadığını kafama vura vura yüreğime anlattım. Ve çalıştım çok çalıştım zorla….Bahçe çapaladım, yemek yaptım, bulaşıkları elde yıkadım…..Zorladım zorladım zorladım……
Tembel dönem geçince de evime düzen kurdum….para korkumu attım…..daha sonra iş sıkıntısı nedeniyle parasız kalma korkumu…..
Ve bugün nihayet bir baktım Bilal’ i düşünürken bile acı yok içimde…..Onu son görüşüm gözümün önünde ve birden bir kez daha aşık oldum. Artık gittiği için bile kızmıyorum….
Barıştım; yine bisikletine çiçekler dolduran kadın oldum…..biliyorum bir gün uzaklardaki genç adam da aşık olacak ve belki o zaman kalp sızısı daha az olacak…..
Özetle:
Yalnızlık tuzaklarına kapılmayın, kendinizi zorlayın, çalışın çalışın,
Yeni hedefler koyun….sakın aman canım nasılsa yalnızım tuzağına düşmeden, kendiniz için alışveriş yapın, kendiniz için duş alın, kokular sürünüp yatın, kendiniz için yemek yapın; sonra da çağırıp iki lokma ekmeği dostlarla paylaşın….
Çabalarsanız; acılarınızla da barışırsınız, Tanrıya da yaklaşırsınız, yeniden yeniden huzuru da yakalarsınız…..ama en doğru yol çalışarak dağıtmak ve inanmak…..
Umarım ben gibilere yardımı dokunur bu yazının…..
YONCA
10.052012 14.23 CMB