SONSUZLUĞA AİT BİR MÜCEVHER PARÇASINI YOK ETMEK
Mavi sakin bir sabah denizi, tertemiz bir kumsal……. Denize giren insanlar, deniz çıkışı çaylarını yudumluyor ya da pratik kahvaltılıklarının tadına varıyorlar. Şezlong ve şemsiyeler yere sabitlenmiş; hani olası kötü niyetli kişilerin çalmasına karşı. Duşların yanı başına yapılmış soyunma kabinleri. Ailelerin rahatsız edilmemesi için sahile uygun kıyafetler giymiş güvenlik görevlileri. Sık dolaşan temizlik işçileri. Bu sahilde denize girmek için kurallar net:
Ateş yakmayacaksın, alkollü içki şişlerini taşıyıp, taşıyıp sağa sola atmayacaksın, göz zevkimiz bozacak kıyafetler içinde olmayacaksın, çöplerini toparlayacaksın.
Hafif bir müzik çalarken bedava olan sahilin gerekli masraflarını çıkarmak için; kenara açılmış bembeyaz dekorlu mini dükkanlarda uygun fiyatlar ile atılan yiyecek içecekler, her beyaz nokta çevresinin temizliğinden sorumlu ama denetim esas. Çocuklar için kotarılmış oyun alanları, gençler için yarışma zamanları.
Böyle olabilirdi ama olamadı……
Yaklaşık 20 yıldır süren bir ilişkimi iki yıldır kestim ben tamamen. Her ilişki gibi yavaş yavaş yıprandı ve bitti. Bir bozkır kızı düşünün ki 30 yıldır Antalya’ da yaşıyor, çok az bildiği yüzmeyi Antalya’ nın turkuaz denizinde geliştirmiş kendince. Tıp fakültesi öğrenciliğinde doktorluk ve animatörlük yaptığı ÇAKABEY ile engin Akdeniz sahillerini de keşfetmiş. Bir kadın ki yaklaşık 20 yıldır yılın neredeyse 11 ayında haftada en az 3 gün sabah 06.00 da deniz girerek başlamış güne. Ve bir Bozkır kızı ki Akdeniz için şiirler dizmiş, Antalya için satırla bezemiş. Ama o kadın artık girmiyor Konyaaltı denizine. O kadın artık sabahın altısında korkuyor sahile gitmeye.
Sahil çöp dolu, sahil geceden orada uyumuş ve sabah yürüyen her dişi varlığa sarkan erkekler cenneti, sahilde bira şişeleri, sigara izmaritleri karpuz kabukları. Sahilde insanlar duş alırken sabun, şampuan kullanıyor deniz elden gidiyor. Sahilde kabalık, pislik almış başını gitmekte.
Evet kadın yanım, evet zarif tarafım, evet asil adımlarım gitmiyor gidemiyor sahile…..
Eleştirebilirsiniz; elitist olmakla, züppelikle, anlayışsızlıkla hatta şımarıklıkla suçlayabilirsiniz; hepsi kabulüm…….
Ruhum inciniyor, duygularım kırılıyor Konyaaltı sahillerine baktıkça….. Yıllardır bu sahiller için, bu kent için yazmış, uyarmış bir insan olarak……7 Mehmet sahillerinde öğrenciliği geçmiş bir insan olarak inciniyorum evet……
Suçlu aramıyorum, kolaya da kaçmıyorum sadece gitmiyorum…..ve yazıklar olsun bize ki:
Yönetici, STK, İNSANLAR olarak bu kadar güzel bir mücevheri yok etmeyi başardık.
Tüm yetkilileri ve STK yöneticilerini bir an önce bu katliama, bu zevksizliğe ve bu bananeci kültüre dur demeye davet ediyorum. Gerekirse eğitim, gerekirse görevli sayısını artırarak, gerekirse cezalandırma ile…….
Ben mi? Ben evimde havuzda yüzmeye devam…….Ya havuzu olmayanlar? Ya da farklı sahillere gidemeyenler?
Dr. F. Yonca AYAS
24.08.2014
Yıllar önce de yazmışım 14 yıl önce:
KONYAALTI SAHİLLERİ HEPİMİZİN (SİYASETE DAİR DENEMELER )
‘Konyaaltı sahilleri hepimizindir, giriş ücretsizdir’ diyor belediyenin tabelası. Giriş ücretsiz evet, Konyaaltı sahilleri hepimizin, giriş ve kullanım ücretsizdir. Amacınız ne olursa olsun, kim olursanız olun sahiller hepimizindir.
Konyaaltı sahillerinde farklı amaçları denetleyecek herhangi bir mekanizma da yok, amacı sadece denize girip güneşlenmek olan, huzur içinde kitabını okumak isteyen genç kızlara, çocuklu annelere, gençlik gruplarına rahatlık sağlayacak görevliler de yok.
Amacımız ne olursa olsun sahiller hepimizin; özgür bir şekilde takım elbisenizi giyip, biranızı içip hatta sözlerinizle taciz edebilirsiniz, size dur diyecek tek bir resmi görevli yok; o genç kadının huzurunu sağlayacak tek bir yetkili yok. Konyaaltı sahilleri hepimizin; amacınız ne olursa olsun arabalara yanaşıp pazarlık etmek istiyorsanız bile özgürsünüz. Kim takar ailelerin özgürlüğünü.
Yazılarımda her zaman belirtmeye çalışırım ki insan ayrımım hiç yoktur. İnsanların hepsini kendime göre sevmeye çalışırım, ancak kabul etmeliyiz ki ülkemiz çok kendine has bir ülke ve çok farklı insanlar bir arada yaşıyor.
Bu ülkede bunu benimsemek ve başarmak zorundayız.
Bir yandan denize gitmeyi son derece rutin, gündelik hayatın bir parçası ve hatta insan sağlığı için şart kabul edenler, bir yandan denize gitmeyi bikinileri, tangaları ve güzel vücutları için salınma yeri olarak görenler, bir yandan ise deniz kenarını takım elbiseler içinde taciz yeri olarak görenler ve denize gelen kadınlar da hele bir yalnız gelmişse bunu hak ettiğine inananlar. Ne olacak şimdi?
Konyaaltı sahilleri hepimizin, ücretsiz peki ama haklı hangimiz? Önce şunu kabul etmeliyiz ki sahilleri ücretsiz bırakabilirsiniz ancak Değerli Yetkililer göreviniz burada bitmez; o sahilleri gerçek amaçları için dürüstçe kullanılan insanları korumak
66
zorundasınız. Bunu yapamıyorsanız eğer yapabilecek insanlara yani özel sektöre bırakmak zorundasınız.
Aslında şu anda insanlar hala size değil özel sektöre güveniyor sahillerde. Nasıl mı?
O ara tesislerde şezlong ya da şemsiye kiralayan insanlar; çay parası veren insanlar aslında rahatça güneşlenebilme, denize girebilme, kitaplarını okuyabilme özgürlüğünü satın alıyorlar ya da kiralıyorlar.
Kısacası sizlerin başıboş bıraktığı sahillere her şeye hatta size rağmen Sayın Yetkililer özel sektör sahip çıkıyor; üstelik hemen hemen hiçbir ailenin bütçesini sarsmayacak ucuz ücretler ile.
İnanın ki düşünmüyor değilim zaman zaman; bu sahiller güvenlik açısından o kadar başıboş bırakılıyor ki; güvenlik arayan insanlar pahalı beş yıldızlı otellere kaçıyorlar.
Hatırlatırım ki beş yıldızlı otellerin Konyaaltı’ndaki tesislerine giriş ücretsiz değil.
Konyaaltı sahilleri hepimizin evet ancak yine de birileri bizim için orada düzeni ve güvenliği, temizliği sağlamak zorundadır.
Çünkü hala özgürlüğü istediği gibi davranmak, başkasının sınırları içine girebilmek ve gönlünce rahatsız edebilmek olarak algılayanlar var ülkemizde.
Bu sistemi siz kısa vadede kuramayacağınıza göre Sayın Yetkililer, lütfen bizlere bu hizmeti verenlerle anlaşma yoluna gidip en azından sahillerin bir kısmını gerçek anlamda kullananlar için gerçek anlamda özgürce kullanım yeri haline getirin.
Konyaaltı Sahilleri herkese yetecek kadar uzun, ancak artık paylaşım ve düzenleme yapılmalıdır. Ne dersiniz?
4 HAZİRAN 2000
MİLLİYET AKDENİZ
2010 notu: Hala sahipsiz... Hala sahipsiz... Hala sahipsiz… 17 Temmuz. Bakınız “Belki de Ben Çok Şey Bekliyorum”; (YAŞAMDAN DENEMELER)
Ve bir şiir: