DÜŞÜNÜRKEN DÜŞÜNCEYİ

DÜŞÜNÜRKEN  DÜŞÜNCEYİ

 

 

 

Zeytin yeşili gözlerinde  akamayan yaşların pırıltısı titrerken sanki kızıl renkli    iki örgüsü de  mahzun bir şekilde yanlara sarkıyordu. Canım kadar sevdiğim bu küçük kız çocuğunun hayalini düşünerek daldım  daha doğrusu dalmaya çalıştım uykuya. Aslında bilemiyorum beni uyutmayan bir düşünce mi idi yoksa bir duygu mu?  Çünkü düşünce dediğim  şu anda ve gece  o kadar derine inmem  gerektiğini hissettim ki. Aklımızdan geçen her sözcük öbeğine düşünce diyoruz; ya da sorarlarsa düşündüğümüzü   söylüyoruz.

AMA DÜŞÜNCE DÜŞÜNÜRLERİNİN HEPSİ ÖYLE Mİ KABUL ETMİŞ GERÇEKTEN.

Genel olarak düşünce olması için önce bir uyaranın  olması gerektiği  öngörülüyor. Buradan bakarsak  acaba  hüznü bir iç uyaran olarak kabul edebilir miyiz ki? Bu anlamda zihnim  hüzün ile  bir bağlantı mı kurmuş oluyor?

 

Ama psikoloji  der ki düşünce bir amaca yönelik olmalıdır; problem çözmeye yönelik zihinsel bir etkinliktir. Ya da çevrenin  temsilcileri durumundaki bilişsel yapıların işlenmesidir.

Gündelik yaşamımızda ise düşünce denince  öneri, tasarı, çare, kanı, görüş anlayış, zihniyet, sorun tasa ve benzeri  anlamlar gelir akla. Ne kadar genişledi değil mi kavramımız. Hani gündelik hayatta çok rahat kullanırız ya  ‘düşünüyorum’ kelimesini. Şimdi o zaman bu sözcük ne zaman kullanılmalı ya da yukarıda saydığımız sözcüklerin yerine kullanımı olmalı mı? Sakın ola ki biz sözcük dağarcığımızda  öneri, çare, tasarı, kanı, görüş, anlayış zihniyet sorun, tasa  gibi sözcükleri pek  bulundurmadığımızdan  ya da güzel Türkçe’ mizin bu zenginliğinin farkında olmadığımızdan kolaya kaçıyor olmayalım ‘düşünüyorum, düşünüyorsun, düşünüyor ve de düşünüyoruz, düşünüyorsunuz, düşünüyorlar’ diyerek. Ya da düşünme eylemini çok fazla hafife alıyor  olmayalım?  Uzun yılların süzgecinden geçerek  gelen  ve her devrin düşünürlerinin bir taş koyması ile ilerleyen felsefeye göre ise  düşünme karşılaştırma yapma, çözümleme (analiz) , sentez bağlantı kurmayı içermektedir. Şimdi basit bir düşünümü ele alırsak:

‘Bugün havanın güneşli olacağını düşünüyorum’ gibi ve yukarıda yazdıklarımızın ışığında incelersek; ilk anda düşünce kabul edebilir miyiz sizce? Ya da Türkçe açısından doğru kabul etme şansımız nedir ki?  Düşünüyorum eylemi için  burada bir amacımız var mı;  ya da  nasıl bir uyarana karşı beynimiz düşünüyor? Bu bir düşünme midir gerçekten yoksa…

Aristo’ya göre insanı  hayvandan ayıran  en belirgin özellik düşünme ise eğer, yemek yemeyi düşünemeyiz o zaman. Çünkü yemek yemek, karnını  doyurmak tüm canlılarda olan  metabolizmanın işlevi için geçerli doğal bir  eylemdir. Belki de neyi nasıl yiyeceğimizi kararlaştırmaya çalışma eylemi bir düşünme olabilir. Ama hayvanlar da seçmiyorlar mı sizce yemeklerini?  Evet iyice karıştırdım şimdi değil mi? Ama demiyor muyuz ki ‘ Ne yesem diye düşünüyorum?’

 

Aslında bu sadece şu an  gündeme gelen bir akıl karıştırma değil. Düşünceyi yaratan güdülenmenin ne olduğu sorusu önemli bir ilgi ve araştırma konusudur. Gerçekçi düşünce akımı var, epistemolojiye ( bilgi felsefesi) göre düşüncenin tanımı var ve bir de kendine has var oluşçu düşünce biçimi var. Burada hemen ilk akla gelen Sartre olsa da , Kierkegaard, Nietzsche, Jasperse, Marcel, Marleau-Ponty,  De Beauvoir,  Camus  ve Heidegger de unutulmamalıdır. Ve tüm bu yazdığım isimler ve diğer var oluşçular der ki mesela: ‘ Var oluş  insanın içlerinden her hangi birini seçebileceği  bir olanaklar bütünüdür. Bu yaklaşım ile her türlü belirlenimciliğin karşıtıdır.’ Bakın bir düşünceyi düşünme bizi nerelere getirdi. Şimdi var oluşçulara göre de ben  olanaklar bütününden birini seçebilirim  ama gerçekten öyle mi? Hayat bize her zaman olanaklar içinde seçme şansı veriyor mu ki yoksa sadece önümüze isteğimiz dışında gelen yollara ya da yola giderken yürüyüş şeklimiz midir elimizde olan?

Ne dersiniz?

Tüm yazı boyunca belirttiğim gibi düşünüm eylemi hep kurcalamış kafamızı ama ne yazık ki şu anda ne Aristo’nun dedikleri, ne de  düşünce felsefesi ya da var oluş kuralları o güzel gözlerden akamayan yaşların sahibi küçük kız için ne yapabileceğimi öğretemiyor bana. Belki de insan olmamızı sağlayan asıl da budur. Tüm düşüncelere rağmen bir de kalbimiz olması ve  düşünce kadar duygunun da  hayatımızda  yer alması.

 

 

28  NİSAN 2006  KİŞİSEL BAŞARI

 

 

Yorumlar
Aranan kriterlere Uygun kayıt bulunamadı
Yeni Yorum
(*) İsim :
(*) E-Posta :
(*) Konu :
Yorum
Güvenlik Kodu :
Resimde gördüğünüz güvenlik kodunu giriniz (5 hane)
CAPTCHA Image