İÇİMDEKİ TANRIÇA' NIN İZİNDE

Sabah  ışıklarını  yollamadan  önce  derin sessizlik. Genç  adamın  dediği  gibi  sıcaktan  önceki en  soğuk,  en  karanlık an… Işığa  hazırlanmakta  ruhumuz.  Işık  henüz  daha  dünya  üzerine ulaşamamış  olsa da  ruhumun  derinliklerinden odaya  dolduğunu  hissederek  gülümsemek. Evin  kocaman  salonundan  dört  kata,  bahçeye  ve  everene  gülümsemek.      Bitti……..

Bitti  artık;  içimdeki  Tanrıça  ya  da  Mezopotamya  Prensesi  beni  evime  çağırıyor.  Gül yetiştirmeye;  yine  aşk  sözleri  söylemeye. Uzun  bir  yolun  sonunda  saçlarımın  kızıl  kumral,  gri  beyaz  ve  yapay  sarılarının  salınışında;  rüzgarda  dağınık  bırakılışında….Gözlerim  daha  da  yeşile  dönmüşken  bitti.  Sokaklarda,  alanlarda  süregiden   ne  varsa  evrene  yolluyorum  sevgiyle.  Söz  verdiğim  iki  çalışma  dışında ben  bu  kadın  Fahriye  Yonca  AYAS;  Mezopotamya  Prensesi  tahtıma  geri dönüyorum. 

Yaşadım,  yaşadım  çok  yaşadım.  İçimdeki  tamamlayıcı  enerjilerin  sonsuzunda  hem  bu  dünyada  hem  de  geçmiş  yaşamların  ışığında yaşadığım  ne  varsa  sevgiyle  kutsuyorum.  Zamanın  ve  evrenin  hediyelerine  teşekkürler.  Hala  sağlıklı olduğum  için,  ekmeğime  katık peyniri  bulup,  bir  evim  olduğu  için,  ellerime  verdiği  şifacılık  ve  yazma  yeteneği  için;  o  ellerle  ektiğim  güller  için.  En  önemlisi  de  aşka  dair  yaşadıklarım,  yazdıklarım  ve  yaratarak  bu dünyaya  armağan  ettiğim  harika  bir  meyve  için.  Ama  artık  içimdeki  Tanrıça,   Mezopotamya Prensesi  beni  kendi  tahtıma  çağırıyor.

Çıktığım  son  yolda  yaşadığım  güzelliklere  rağmen;  neredeyse  ülkenin  dört  bir yanından  gelen  devam  seslerine  rağmen;  kendime  verdiğim  sözlerin  ışığında  dünyevi  koltuklar  için  uğraşmayacağım. Gözüm  gönüllerin  koltuğunda;  gözüm  bahçemde  izlediğim  açmak  üzere  olan  gül  tomurcuklarında. Yıllar  önce  yazdığım  gibi  hayata  ve  savaşlara  inat  gül  yetiştireceğim.

İşin  özeti  ey  okuyan:

Ben  yolumu  seçtim, seçmeliydim….. İlime,  bilime,  okumaya, yazmaya   devam.  Zamanın  içinde  yavaşça  eriterek  sokaksal   eylemlere  veda  zamanıdır….  Çok  biriktirdim  yazma  zamanıdır…..Çok  yoruldum  dinlenme  zamanıdır, anlatma, toparlama zamanıdır.  Bayrağı  daha  genç  ellere  bırakma  zamanıdır…..

Şimdi  zümrüt  bahçelerinde;  dünyevi  hırslardan  uzak,  bir  gülün  alı  içinde,  sanat,  ilim,  bilim  aşk  ve  de  dünyayı  gezme  zamanıdır….. .  Bir  kadehin  içinde  kendi  bahçeme  dönme  zamanıdır……

Gönüllerin  başkanı kalıp,  Mezopotamya  Prensesi  dilinde  yazıp,  müzik  notalarının  eşliğinde  dansa  kapılıp,  sabahın  serininde  sulara  dalıp;  güllerimin  renginde,  begonvil  gölgesinde,  aşkın  izi  peşinde  başka  yanından  dünyaya  destek  vermek  zamanıdır……

Aşkla;  içimdeki  Tanrıça  Çağırıyor……

Mezopotamya  Prensesi

11.04.2014  06.49

Yorumlar
Aranan kriterlere Uygun kayıt bulunamadı
Yeni Yorum
(*) İsim :
(*) E-Posta :
(*) Konu :
Yorum
Güvenlik Kodu :
Resimde gördüğünüz güvenlik kodunu giriniz (5 hane)
CAPTCHA Image