TUTKULU BİR AŞK MASALI
Aşka inanır mısınız?
Ama tabi ki sözünü ettiğim günü birlik ilişkilere konan aşk adı değil. Gerçek aşktan söz ediyorum; aklınızı başınızdan alan yaşamınızı çalışmanızı etkileyebilen aşktan. Sizi kasıp kavuran sarsan aşktan. Bazen kendinizi cennette hissettiren bazen ise cehennemin derinlerinde alev alev yakan aşktan…
Aşkı en yoğun ruhunun bir tarafında sanatçılık pırıltısı olanlar yaşar. Dibine kadar yaşarlar hem de … Ve bu aşk inanılmaz yansır eserlerine; bazen üretkenliği artırarak bazen sıra dışı eserlere imza attırarak…
Tarih ,içinde öylesine aşklar var ki: Petraraca ve Laura; Boccaccio ve Fiammeta; Dante ve Beatrice ya da Sartre ve Simon de Beauvoir,…. Belki de Yves Montand ve Simone Signoret….
Ama bugünkü masalımız gerçekten çok özel ve farklı:
Hüzünlü bir müzik adamı ile tutkulu, çağını kendine hayret ve hayran bırakmış bir kadın yazarın öyküsü…
Tanıştıklarında 32 yaşında olan George Sand ve 26 yaşında olan Frederick Chopin ‘in aşk öyküsü.
19. yy da Fransa’nın en ünlü kadın yazarı olan Sand roman, öykü, makale ve oyunlarının yanı sıra anılarını da kaleme almıştır.
19 yaşında evlenen ve iki çocuğu olan yazar, Chopin ile tanıştığında yeni boşanmıştı.
Mutsuz evliliği sonrası yerleştiği Paris’te Indıana, Leila, Valentina adlı romanları ile yaşadıklarından yola çıkarak kadın dünyasını anlatmaktaydı.
Sand’in erkek giysileri içinde sigara içen görüntüsü özgün davranışları ve takma ad olarak
bir erkek adı kullanması, güzel olmasa da çevrede hayranlık uyandırıyordu.
1836 sonbaharında Lizst sayesinde tanıştığı Chopin’ e aşık olmuş ve birlikte yaşamayı önermişti.
Önceleri Sand’in bu teklifine toplumsal korkular nedeniyle olumlu cevap veremeyen sanatçı tanıştıktan iki yıl sonra yazar ve iki çocuğu ile birlikte Mayorka Adasına gidip Palma sırtlarında bir manastıra yerleşti.
Ancak nemli hava bronşit olduğu söylenen Chopin’in sağlığını bozar öksürükleri artar. Hep beraber Sand’ in Fransa’ daki köy evine yerleşirler. Sand’in bakımı ve usta bir hekimin çabaları ile iyileşen Chopin 1839 yılında Paris’e giderek ders vermeye başlar.
1841-46 arasında her yaz mevsimini Sand’in Nohant’ ta bulunan evinde birlikte geçiren iki sanatçı Paris’te ise birbirlerine çok yakın iki ayrı evde otururlar.
Chopin en etkileyici ve yaratı dolu yapıtlarının çoğunu bu dönemde yaratmıştır. Aslında daha dengeli bir yaratılışta olsaydı bu dönemden daha çok yararlanabilir daha çok eser verebilirdi. Ama hem yaratılışı hem de Sand ile olan gerginlikler O nu giderek kırgın ve alıngan bir hale getirdi. 1847 yılında Chopin aile içi bir tartışmaya katılması sonucu Nohant’a gitmedi ve ertesi yıl kesin olarak ayrıldılar. Ve istedikleri halde gururlarının engel olması yüzünden bir daha da barışmadılar.
Ayrılık sonrası Chopin birkaç vals ve mazurka dışında hemen hiç beste yapmadı.
İki yıl sonra Chopin; 17 yıl sonra ise 8 Haziran 1876 da Sand ölmüştür.
Aslında bakınca ne kadar farklı iki uç değil mi?
Bir yanda dönemine göre oldukça sivri tavırları olan iki çocuk annesi bir kadın; diğer tarafta romantikliği kırılganlığı ile dünyanın en güzel piyano eserlerine imza atmış genç bir erkek. Kadın otuzlu yaşlarında ve neredeyse artık ne aradığını ne istediğini biliyor, erkek ise bir çok erkeğin kendini çok da fazla tanımadığı 20 li yaşlarında. Kadın cesur, erkek ise sanatçı kimliğine rağmen toplum baskılarından ve ailesinin tepkisinden ürküyor önce…
Ama işte aşk önüne katıyor ve sürüklüyor onları; ve o çılgın hoş kadın zaman, zaman bir anne gibi sevdiği adamın iyileşmesini sağlarken; kırılgan çocuk en güzel eserlerini bu güçlü ve zor kadının yanında meydana getiriyor…
Ve bitişi ise anlık bir öfke ve gurur getiriyor…
Aşk böyle işte
bu yazıya günahın şiiri yakışır