ALTERNATİF YENİ YIL YAZISI
(‘O’ na ithaftır)
‘’Bazen o kadar yalnızdır ki insan; girdiği dumanlı kalabalıklar asla gideremez kendini kalabalık sanır; ve bazen o kadar sevgi ile sarılıdır kalabalıklar içindedir ki gönül; tek başınayken bile ışık halesi gözlerini alır….’’
2011 yılının son saatleri içinde….. Evimdeyim; yalnız ya da tek başına……
biliyorum tanıyanlar ya da tanıdığını sananlar şaşıracaktır…..neden yalnız olduğuma; hatta üzülecektir bazıları…..yok yok bu bir mecburiyet değil tercihin ta kendisi……
2011 yılının son saatleri; camlar açık, balkon kapısı açık; çünkü elma şekeri kırmızısı boyanan duvarın kuruması lazım……..Fıstık dışarıda gelene geçene havlıyor…..komşularla balkonlardan iyi yıllar diliyoruz birbirimize….
Ben üstümde yırtık siyah bir kargo pantolon; ( Emel aradı, (mola) beni seviyormuş ve telefonu Antalya’nın en güzel kadını diyerek açtı) ve siyah kolları fermuarlı bir kazak….durun durun kırmızıyı unutmadım; kıpkırmızı bir ruj ve bir hayranımın bayıldığı kırmızı sabo terliklerim……Orta masanın üstünde zarif bir cam tabakta kuru kayısı, incir, dut, yaban mersini, ve ve ve hurma….bu hurma da birilerine ithaf olunur……başka zarif bir cam tabakta badem, ceviz ve fındık içleri……Belli mi olur belki gecenin ilerleyen saatlerinde buna kremalı Türk kahvesi likörü ya da şarap eklenir; ucundan çikolata…..
Fıstık havlıyor ; geçenler açıklama yapıyor benim cevap: ‘Yoldan geçmek yasak efendim , yasakladık biz…..yine de iyi yıllarJ’
Uzaktaki yedi tepeli kentte genç bir adam var; eminim geçmiş yılların geçişlerini düşünüyor; gözlerinden akamayan iki damla yaş; 80 li yaşlarına yaklaşmış bir kadın ve erkek çocuklarının uzaklığını düşünerek sofra hazırlamakta; belki kapıyı çalan olur diyerek….
Camlar açık; evin elma şekeri kırmızısına boyanan duvarı kurusun diye…..
Elma şekeri kırmızısı ; söyle bana anlat bu duvarların geçmiş öyküsünü; hani olur da sen silebilir misin ki acının rengini?
Yok yok bu gece yeni yıla gidiş gecesi……
Ve ben yalnız sanılan ben ; ki bu gerçekten bir tercihti; Ankara’ da Nermin, İstanbul’ da ailem, İzmir de başka dostlar beklerken ve Antalya sokakları ışıl ışılken…hatta çoooook uzaklara Ülker davet etmişken…..Van ‘ da Yusuf varken……Edirne dolaylarından sıcak çay tadında selamlar varken.....ve daha nice dostlar paylaşım teklif etmişken…..
Gözlerimde sisler geçmişin izleri; yazdığım yazılar misali; boşluğa dair; ya da renkli fotoğraflar başımda yılbaşı şapkalarım, altın sarısı saçlarım……Ya da çocukluğumun yılbaşında bulunabilen muzları,uzak bir Güneydoğu kasabası…..
2011 yılının son saatleri……parmağımda gümüş bir yüzük, bileğimde gümüş bileklik
oğlumun babasının hediyesi; boynumda zümrüt taşın…….ah o kadın…..senden bana kalan adın……
Ve ben evimde yalnız……şimdi kendine has saçlarım; buradayım…..camlar açık odanın ortasında boya kutuları…..uzaklardan gelecek genç adam için süslemeli baba ocağını…..
Çünkü artık yıllarımı böyle sade, böyle dingin ve yazarak geçirmek muradındayım…..yalnızlıktan değil artık paylaşımlarım…..istersem buradayım, istersem oradayım; istemezsem de hiçbir paylaşımdayım…..
Şimdi sen yedi tepeli şehirde gönlümün esas sahibi; eski zaman yılları gözlerinde; sislenecek belki giderek anılar; ama anıların içinde saklı özlem tadında kalır masalımsı yıllar….
Bilardo masan bana emanet; kırmızı kaplattım……fotoğraflar yerine asılacak özenle sakladım; begonviller daha kaç mevsim açacak; güller sonbaharda bile yine şakıyacak…
Yasemin kokacak bahçemiz beklerken seni; havuzun mavisi özler kulaç seslerini……
Biliyorum sisli anılar incitir yüreğini bekle elinden tutacağın minik sıcak el verecek tesellini…….
31.12.2011 19.27 ANTALYA…..