BOŞLUK
Tam dört yıl önce idi o gece. Daha doğrusu zaman 12 Aralık 2001 gece yarısı 24 ü gösterince tam dört yıl bitecekti.
O gece ve üç kişi. Biri henüz çok küçük üç kişi. Oldukça lüks restoranın parlak ışıkları altında şarkılarla yeni yılı kutlayan bir uzun masa dolusu turist ve üç kişi. Mutlu görünmeye çalışan ama ama ama bir kadın bir erkek ve bir çocuk. Bir erkek çocuk.... Yeniden bulduğunu sandığı hazinenin mutluluğunu tatmaya çalışan o erkek çocuk.
Neler yaptım diye düşündü kadın dört yıl sonra sokaklarda yürürken ; o geceden sonra içimde oluşan boşluğu doldurmak için neler yaptım.Deliler gibi çalıştım; deliler gibi ağladım kendimi başkalarına aşık sandım ah neler yaptım hatta belki defalarca da aşık oldum ama dolamadı o boşluk ah dolamadı.
Ve biliyordu ki bugün kadın o boşluk bir daha hiç dolamayacak; o üç insan yine yan yana gelseler ve deliler gibi mutlu bile olsalar o boşluk hiç dolamayacak. Artık o delice sevdiği erkek ve o çocuk bile dolduramaz o boşluğu. Hani o gece dans ederek doldurmaya çalıştıkları; kahkahalar ve maytaplar ile karanlığını gizlemeye çalıştıkları içki ile doldurmaya çalıştıkları o boşluğu.
Kadın suçsuz ama suçlu sanılmanın verdiği inanılmaz ürkeklik içinde ; erkek karşısındaki suçluyu (suçlu sandığını) affedip edemeyeceğinin sorgusu içinde ve çocuk belki bir daha hiç yaşamayacağını bilmediği gecenin masum mutluluğu içinde AH ÇOCUK.
Hatırladıkça kadın ve o boşluk gelip oturdukça yüreğine hiçbir şeyin önemi olmadığını düşünüyor. Kalbini dağlara fırlatıp aklını aklını çıldırmanın rahatlığına bırakmak istiyor ve soruyor kendine : ‘ Neden neden çığlık atmadım; atamadım suçsuzum suçsuzum ben ‘ diye . Ama o kadar çocuktu ki hala o kadar çocuk ve aşık o kadar çocuk ve saf .O kadar inanmıştı ki iyi tanındığına , inanıldığına ; O muydu gerçekten kendisine inanmayan ve suçlayan gözlerle bakan erkek O ‘ MUYDU?
O inanmazsa kim inanırdı ki genç kadına ; sorsa ah sorsa da anlatsa....
Ve şimdi yılların getirdiği yaşla ; acılarla anlıyor ki karşısındaki de deliler gibi acı çeken bir erkekti işte; susan iki insan : Bir kadın ve bir erkek ve de çocuk ; bir daha yaşayamayacağını bilmediği bir yılbaşı gecesinin şımarıklığı içindeki çocuk. Bir daha olamadı öyle bir şımarıklık.
Bir kadın, bir erkek susan; bir tek cümlesi kadının o geceden havada kalan: ‘Hiç bir şey göründüğü gibi değildir.’
Ve boşluk o boşluk bir daha hiç bir zaman kapanamayacak o BOŞLUK......
22 Ağustos 2007 Ormana akşamından ek:
O boşluk doldu mu diye sakın sormayınız....
Boşluk daha da büyüdü | YONCA AYAS | 2010-05-02 17:10:18 |
Oğlum babasını kaybetti; içim acıyor... Ben bu haldeysem o ne haldedir ? Ne kadar küçük ve çaresizmişim...... |