Sabahın 06.30 suları mor bir bisiklet; boş yağmur sonrası sokaklar; ve girdiği okulun bahçesinde uykulu gözler ile çocuklar. Sabah serin ve çocuk sesleri dışında sessiz…Kuşlar gibi çocuklar; ömür denen yolculuğun başında…… Hani ucundan kenarından biraz korunabilse çocukluk…. Acaba dünyayı çocuklar yönetse nasıl olur? İki topuna bir şekerine barış yaparlar mı? Vahşet içimize sonradan mı yerleşiyor ya da sonsuz sahip olma duygusu….Yoksa doğuştan genetiğimize mi işlenmiş ; yüz yıllardır edinilen sonsuz alışkanlıklar genetiğe mi dönüşmüş?
Aslında dönüp bakacak olursak ‘Lord Of The Flies, Sineklerin Tanrısı’ kitabında William GOLDİNG kafamızı karıştıracak şekilde işlemiş bu konuyu. O kitabın en can alıcı kısmı ise gözlüklerin kırıldığı andır. Günümüzde de kırılmaya çalışılan gözlükler ve kalemler gibi.
Ne diyorduk? Sonsuz sahip olma duygusu………
Neye ya da kime ne kadar sahip olabiliriz ki? Sadece kendimiz dışında. Kaldı ki kendimize bile sahipliğimiz tartışmalı değil mi? Bedenimizin ne gelişine karar verdik; ne şekline ya da gözlerimizin rengine…. Ve ne de gideceği zamanı biliriz…..
O zaman aslında hiçbir nesneye ya da insana sahip değiliz; sadece yan yana durmayı ya da yolculuk etmeyi deniyoruz…..
Gelip geçici elimize verilen şu dünyadn geldik geçiyoruz…. Ne sahibiz ne de sahibimiz var. En azından mor bisikletli kadın kendisi için öyle düşünüyor…..
Peki ya siz?
En iyisi siz bu soruyu mor bisiklete bakarken düşünün; soru yorum ve cevaplarınıza açık……
Not: Sevgili ESEN siteye kitap isimleri koy diyorsun ya bak bir tane yazıldı bile…ama bu kadın geziyor, yazıyor, çiçek bakıyor; aşık oluyor olunuyor; gülüyor , ağlıyor, aşık olanlar ile uğraşıyor ve de ESEN seni çok seviyor.
Söz KÜTÜPHANEMDEN dosyası işe yarar hale gelecek……. ve bakınız : KİMSEYE YARIN SÖZÜ VERİLEMEZ