Hani ben blogu blog yapayım dedim ya anki hayat da bana dedi ki al sana al sana…..
Öncelikle yeni beyazperdelerimi astım; şimdi siz perde deyince ne olur öyle süslü kırmalı perdeler anlamayınız…
Bunlar öyle dümdüz hafif kendinden desenli beyaz parlak kumaşlar ki ben onları neredeyse kafayı yedirttiğim bir kumaşçının tezgah altından; yıkadığımda beyazlamaz ise geri götürmek şartı ile satın aldım. Tadilat ileri yapan bir terziye de 10 YTL karşılığında kenarlarını diktirip halkalarını taktırdım. Ve sonra yer döşeği olan odaya taktım. Aynı kumaşçı bir de bordo altın rengi ve lacivert desenli kumaşı alıp da balkon kapıma fon yapacağım deyince dayanamadı ve bana Türk olmadığımı ya da mutlaka Avrupa’ da yaşadığımı söyledi; neden bilmem… Ve işte o kalın kumaşı da ellerimle ama elde dikerek uzun bir perde yapıp balkon kapıma astım; çekince kapı değil de fon gibi oldu. Ve bir de şu benim minik radyolardan edinince ki şu anda Akdeniz Üniversitesi radyosunu dinliyorum; en büyük eksiğim tamamlandı. Amma velakin o perdeleri ne tamamladı biliyor musunuz ; sarı Çin iğnesi işlemeli annemin benim doğumum için hazırladığı yatak örtüsü ve yastık kılıfı…Oğlum doğduğunda da kullanmıştım ben onu; tam 43 yılı geride bırakmış bir takım….
Ama son günlerin en komik olayına gelince: Dün akşam eve geldim elektrikler kesik; aslında sabahtan Bengi Hanıma rica etmiştim ve o da faturayı yatırmış sağ olsun; ve ben tüm gece karanlıkta oturmadım tabi ki; dışarılarda içli köfte yedim; Ülker Hanıma uğrayıp kahve içip bilumum dünya olaylarını ve de kendimizi çekiştirdim ha bu arada atladım havaalanına gittim ve bugün İstanbul’ a gidip uykusuz sanat gecesine katılmak için bilet aldım. Sonra Ülker Hanıma uğradım ve eve gelince homur, homur yattım. Bu arada biraz da canım sıkkındı tüm….
Sabah kalktım bisiklet öğrenme turlarımı yaptım 06.30 gibi ve daha iyi olduğumu gördüm. Yaralanıp kanayan dizime rağmen.
Saat 08.00'de yaklaşık
Bir tur attım bilmediğim caddelerde ; sıcak kaşarlı poaça ve meyve suyu içtim döndüm.
Ben daha ne diyeyim ki; işte sizin akıllı; güçlü dediğiniz, kendi ayakları üzerinde duran Mezopotamya Prensesi’ niz…..
Bir şey demeyeyim gideyim beyaz perdeli; sarı işlemeli yastıklı örtülü yatak odamsı yere bakayım ve ‘ seni seviyorum ey hayat ‘ diye çığlık atayım……
Başarabilirsem de o sarı örtünün fotoğrafını ekte size de yollayayım……
05.10.2007 10:30:58